Hepimize bir hayat hediye edildi. Karşılığında bizim vereceğimiz hediye ise o hayatla ne yapacağımız.” Edo
Bizler para ekonomisine göre hayatımızı idame ettiren ve sürekli mücadele içinde olmak zorunda kalan bir toplum bilincinde yaşıyoruz. Mücadele, hırs ve elde edilemeyeni elde etme içgüdüsü tetikliyor bu sistemi.. Peki ya bunun tersinin olduğu bir ekonomik düzen var olsaydı? Paylaşıma dayalı, mücadelenin değil armağanlaşmanın olduğu bir bilinç yaratılabilir ve hatta şu anda aktif olarak yaşanıyor deseydim, inanır mıydınız?
Para yerine doğada var olan paylaşıma dayalı bir ekonomi…
Charles Eisenstein’ın “Kutsal Ekonomi” isimli videosunu incelediğimde oldukça etkilendim. Charles Eisenstein, para yerine doğada var olan paylaşıma dayalı bir ekonomiden bahsediyor. Ve buna da “kutsal ekonomi” ismini veriyor. Doğada her şey hediyedir ve ücretsizdir; su, yiyecek, gıda… Geçmiş çağlarda biz bu hediyenin karşılığında doğaya saygı gösterir ve doğanın sürekliliğine yardımcı olurduk. Ta ki para sisteminin ortaya çıkmasına kadar… İşte bu doğada var olan kutsal ekonomiye “armağan ekonomisi” deniyor, yani paylaşıma dayalı alış-veriş.
Charles Eisenstein şöyle açıklıyor bu fikri;
“Aslında bizi yaşatan ve yaşamı güzelleştiren şeylerin hiç biri, kazandığımız şeyler değil. Hava, kazandığımız bir şey değil, doğumu da kazanmıyoruz, döllenmemizi de kazanmadık, nefesimizi de… Bize yiyecekler sunan bu gezegeni kazanmadık. Güneş de kazandığımız bir şey değil. Bunlardan dolayı insanların doğuştan gelen bir tür şükran duygusuna sahip olduklarını düşünüyorum. Çünkü içimizden biliyoruz ki bunların hiçbirini kazanmış değiliz. Tüm yaşam bize verilmiş bir hediye. Eğer bir armağan aldığını biliyorsan, o zaman şükran duyarsın ve karşılık vermek istersin. Armağan ekonomisi herkesin herkesle rekabet ettiği para ekonomisi gibi değildir. Armağan toplumunda ihtiyacından daha fazlasına sahipsen, onu ihtiyacı olan bir başkasına verirsin. Toplum içindeki konumun böylece belirlenir.”
Bu fikir muhteşem geldi ve hemen internette bu ideayı desteklemek için ne yapabilirim diye araştırırken Zumbara isimli siteye denk geldim. Yani “Zaman Kumbarası”. Charles Eisenstein’ın da desteklediği bir proje. Herkes bildiğini aktarıyor ve bu sitede para değil zaman geçiyor. Yani armağan ekonomisine göre çalışıyor. Muhteşem bir girişimcilik örneği… Üye oldum ve siteyi inceledim, o kadar hoş bir şekilde hazırlanmış ki hemen bu fikri daha fazla insana ulaştırmalıyım diye düşündüm ve sayın Ayşegül Güzel ile irtibata geçerek bir röportaj hazırladık.
Röportaj: Efe ELMAS
Paylaşım kültürü ve armağan ekonomisi
Kendinizden biraz bahseder misiniz? Bu oldukça büyük bir girişimcilik örneği, sizi böyle bir projeyi yürütmeye teşvik eden sebepler nelerdir?
Zumbara, İspanya’da çalıştığım dönemde karşılaştığım zaman bankaları fikri ile ilk kez hayatıma girdi. O dönemde kendi mahallemde zaman bankası fikrini uygulamaktaydım. Prensiplerinden çok etkilendiğim bu fikri bir sosyal ağ ile birleştirmek ve zaman bankası 2.0′ı yaratmak ‘nasıl olur’u hayal etmeye başladım. Üniversiteden yakın arkadaşım olan ve o dönemde Google İrlanda’da çalışan Meltem Sendağ ile ilk planları yapmaya başladık ve böylelikle Zumbara yolculuğu başlamış oldu. Zumbara benim için anlam yaratabildiğim, değerlerim ve prensiplerim ile uygun bir hayat yaşama cesaretini alabildiğim bir maceraya başlamamı sağladı.
O dönemde Meltem’in de benim de ortak özelliğimiz para ve zaman algısını, belirli bir rutin içerisinde çalışma sistemini ve bir nevi zamanımızı kiralama olgusunu çokça sorguluyor olmamızdı. Zumbara bu anlamda hem düşünsel alanda bize ufuklar açan, hem de pratik anlamda aksiyona geçmemizi sağlayan bir ortam yarattı.
Projenin temel felsefesi ve amacı nedir?
İnsanların zamanı özgür bıraktıkları, parayı şükranın ifadesi olarak kullandıkları, birlik, bütünlük ve bolluk bilinciyle armağan kültüründe yaşadıkları bir dünyanın mümkün olduğuna inanıyoruz. Bu dünyaya şu şekilde katkı sağlıyoruz: Paylaşım kültürü ve armağan ekonomisi ile ilgili farkındalık yaratarak, insanların armağanlarını (bilgi, beceri, tecrübe ve zaman) paylaşarak ihtiyaçlarını karşıladıkları alanlar açarak ve güven temelli ilişkiler ve dayanışık topluluklar oluşturarak.
Zumbara: Zaman Kumbarası
Zumbara yani zaman kumbarası nasıl işliyor?
Zaman bankası sistemi, birisine 1 saatlik yardım et. Karşılığında 1 saat kazan ve kumbarana at. Bu 1 saat ile topluluktaki dilediğin kişiden istediğin 1 saatlik servisi al mantığı ile işler.
Ben Filiz’e ne zamandır öğrenmek istediği ve benim severek yaptığım fotoğrafçılığa giriş dersi veriyorum 2 saat, Filiz karşılığında bana 2 saat ödeme yapıyor. Ben kazandığım bu saatleri kumbarama atıyorum ve ihtiyacım olduğunda çıkarıp 1 saati ile Meltem’den web sitesi geliştirme hakkında bir danışmanlık alıyorum, diğer 1 saati ile de topluluktaki başka bir kişiye evimdeki avizelerimi taktırıyorum.
Yani sistem alternatif bir ekonomik sistemdir. Para ile şu anki sistemde servis bazında yapabileceğimiz her şeyi zaman ile yaparız.
Mesela ne gibi bir aktiviteler sunuluyor Zumbara’da, sunulan/istenen hizmetlerin sınırı var mıdır?
Sunulan hizmetlerin sınırı insanların hayal gücü ile sınırlı aslında. Paylaşılan servisler gerçekten çok farklılık gösteriyor. Dil pratiği, bilgisayar tamiri, senaryo yazımı, photoshop, seramik tasarımı, dans dersleri, derslerde yardım, farklı iş tecrübesi paylaşımları, ruh haline göre müzik listesi oluşturma, renklere göre karakter analizi, yoga, CV hazırlama vs.
Zumbara, paranın hayatımızda yarattığı dengesizliği dengelemek istiyor
Zumbara, oldukça gelecek vaat eden bir sisteme benziyor. Zumbara’nın ilerleyen bir süreçte nasıl bir büyüme ve gelişim göstermesini bekliyorsunuz? Örneğin gelecekte para yerine ikame bir sistem olarak yer alabilir mi?
Zumbara’nın derdi sistemde parayı kaldırmak değil ancak paranın hayatlarımızda yarattığı dengesizliği dengelemek aslında. Parayı insanoğlunun yarattığı bir amaç değil araç olduğunu hatırlamamızı ve paranın hayal gücümüzün önünde yarattığı hapishaneleri kaldırmamızı desteklemek. Tüm bu sorgulamaları yaparken de güvene dayalı ilişkiler ve sağlıklı topluluklar oluşturmak. Bu anlamda Zumbara şu an da Türkiye’nin birçok yerinde şehir, mahalle ve üniversite örgütlenmelerini gerçekleştiriyor. İzmir, Ankara, Eskişehir, Denizli, Antalya, Pamukkale Üniversitesi, Boğaziçi, Özyeğin, İTÜ, İstanbul Üniversitesi, Yeldeğirmeni mahallesi gibi bir çok yerde insanlar kendi topluluklarını kurmak isterken bu konuda birbirimize destek oluyor, birbirimizden öğreniyor ve ilham veriyoruz.
Zumbara’nın fark yarattığı en güçlü alan zaman bankası sistemini bir sosyal ağ ile birleştirmesi. Yarattığı online platformunun şu an dünyada benzeri yok. Bu sebeple yurt dışından birçok talep almaktayız. Teknik kısıtlamalarımız sebebi ile İngilizce sitenin lansmanı biraz yavaş olsa da yakın zamanda yurt dışına açılmayı planlıyoruz.
Bir de olayın daha gerçekçi boyutu var ve her şeyin kolayını, üçkağıdını keşfetmeye çalışan bir yanımız da var toplum olarak, örneğin bedavaya çok meraklıyız. İster istemez insanın aklına geliyor, Sistemi olumsuz açıdan kullanmaya çalışanlar var mı? Bu açıdan sorun çıkıyor mu veya hiç sorun çıktı mı?
Şu ana kadar sistemi bedavacılık yaparak kullanmaya çalışan kimse olmadı. Bu algı daha çok paranın ve kıtlık ekonomisinin kafamızda yarattığı bir algı. Düşünsenize insanlar bedavadan 10 saat aldılar diyelim, sonuçta bu 10 saati kullanmak için yine bir paylaşımda bulunacak. Zumbara içinde başka bir dünya hayali etrafında bir araya geliyoruz. Bu 10 saati kullanan kişi zaten bu süreçte diğer insanların iyi niyeti ve yapıcı yorumları sonucunda içsel dönüşüme uğrayacaktır.
Peki herkes katılabiliyor mu Zumbara’ya? Katılım şartlarından bahsedebilir misiniz?
http://www.zumbara.com/kayit sayfasından kayıt formunu doldurduktan sonra bizden onay bekliyorsunuz veya içeride olan bir arkadaşınız varsa da size davetiye yollayabilir. Bizi onay sürecinde özellikle ilgilendiren soru ‘neden zumbara’ya’ katılmak istediği kişinin. Ancak yakın zamanda Zumbara’ya isteyen herkes üye olabilir duruma gelecek.
Facebook sayfanızdaki zumbara albümüne baktım ve gerçekten çok hoş fotoğraf ve paylaşımlar mevcut. Türkiye’de yeterince ilgi var sanırım?
Evet Türkiye’den çok fazla ilgi var. zumbara.com online bir platform gibi gözükse de Zumbara hareketinin offline kısmı da çok güçlü. Mesela her hafta gezici zaman merkezi etkinliklerinde topluluktan kişiler yeteneklerini topluluk ile paylaşmakta. Mart ayı etkinliklerimizi aşağıda görebilirsiniz
Charles Eisenstein’ın Zumbara’nın kuruluşunda desteği olduğunu biliyorum ve bilgelik çemberinizi incelediğimde önemli isimleri görüyorum. Türkiye’den ve Dünya’dan sizi destekleyen ve projenin sürekliliği için fon sağlayanlar var mı?
Zumbara’nın Dünya’nın değişik yerlerinden vizyonları ile bize ilham veren 15 kişilik bir bilgelik çemberi var. Bu kişilerden ilgi alanlarına göre farklı alanlarda destek almanın yanında, bilgelik çemberinin esas kurulma sebebi Zumbara ekibinin vizyonundan ve değerlerinden uzaklaşma riski ile karşılaşması durumunda bu kişilerin bizlere destek olması ve neden bu yola çıktığımızı hatırlatmaları. Bu çemberde dünyada alanlarında tanınmış kisiler yer alıyor. Bir kaç örnek vermem gerekirse yazar Charles Eisenstein, p2p vakfının kurucusu Michel Bauwens ve İngiltere ve Amerika Zaman Bankası kurucularını söyleyebilirim. Yani bilgelik çemberi bizi vizyonel anlamda destekleyen kişilerden oluşuyor, finansal anlamda değil.
Son olarak söylemek veya istedikleriniz var mı?
31 Mart’da gerçekleşecek Zumbara sahnesi etkinliğinden bahsetmek isterim.
Yapmayı sevdiğimiz şeyleri belki de para etmedikleri için yavaş yavaş yapmayı bıraktığımız; böylelikle kendimizi anlatmaktan, yaratmak, üretmek ve keyif almaktan, kendimizden vermekten vazgeçer olduğumuz bu heybetli şehir İstanbul’da bir mola verip biraz nefes almaya ne dersiniz? Zumbara’da yapmayı sevdiğimiz şeyler ile ilgileneceğini söyleyen insanlarla inadına paylaşırken, bazen sadece yapmayı sevdiğimiz için bazı şeyleri yapmayı ne kadar özlediğimizi hatırlıyoruz ve kendi yaşam sahnemizin ana kahramanı olup bitiveriyoruz.
31 Mart Pazar, hazır havalar ısınmaya başlamışken, mis gibi bir akşam üstünde Zumbara sahnesi senin. Sahnede ne yapacağın ise tamamen sana kalmış. Şarkı söyle, şiir oku, gitarını tıngırdat, hikaye anlat, ıslık çal, öylesine konuş, oyun oynat, dünyamızın falına bak…
Detaylı bilgi için Facebook etkinlik sayfamıza bakabilirsiniz.
Zumbara’nın düzenli olarak gerçekleştirdiği etkinliklerden haberdar olmak için sosyal medyadan takip edebilirsiniz:
- zumbara.com
- facebook.com/zumbara
- twitter.com/zumbaradan
- blog.zumbara.com
Bu güzel bilgilendirme için İndigo Dergisi adına size teşekkür ediyorum. Tüm okurları bu muhteşem paylaşıma davet ediyorum, Ayşegül Hanımın da dile getirdiği gibi, paranın yarattığı dengesizlikleri dengelemek için, bilginizi, tecrübenizi ve sevginizi” paylaşın.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder