Pazartesi

CADILIĞIN ETKİLERİ

yazar: efe elmas

Ruhsal Yolun Kuralları ve Etikleri | Yazı Dizisi Bölüm -1- 
Reiki’nin birinci seviyesinde her öğrenciye “Reiki’nin prensipleri” isimli beş önemli madde öğretilir. 21 günlük arınma ve Reiki uygulama sürecinde öğrenci bu prensipleri tekrarlayarak bu erdemleri hayatına uygular. Reiki’de kesin kurallar olmasa bile, Usui Sensei bu erdemleri bütün insanların öğrenmesinin önemli olduğunu belirtmiştir.
Usui Sensei’in mezar anıtında beş prensip ile ilgili şunlar yazmaktadır:
“Geriye bakınca, Reiki’nin asıl amacı sadece hastalıkları iyileştirmek değildir, ayrıca insanların yaşamdan zevk alması ve mutluluğu deneyimlemesi ve doğru zihin ve sağlıklı bedene sahip olmaktır. Bundan dolayı öğretmeye gelince, önce öğrencilerin Meiji İmparatorunun öğütlerini anlamalarını isterdi, sonra sabah ve akşam onları söylemelerini ve akıllarında tutmalarını isterdi, beş prensip aşağıdadır:
Bugün öfkelenme. Üzülme. Şükran duy. İşinde gayretli ol. İnsanlara nazik ol.
Bunlar gerçekten çok önemli tavsiyelerdir. Bu, kadim zamanlardan beri bilgelerin ve azizlerin kendilerini disipline ettikleri aynı yoldur. Sensei, öğretme amacını açıklamak için bu tavsiyeleri “mutluluğu davet etmenin gizli yöntemleri’’,  “çoğu hastalığın spiritüel ilacı“ olarak adlandırdı. Daha fazlası, onun niyeti mümkün olduğu kadar basit ve anlaşılması zor olmayan bir öğretme yöntemiydi.
Her sabah ve her akşam, elleriniz dua pozisyonunda sessizce oturun ve prensipleri söyleyin, o zaman saf ve sağlıklı bir zihin beslenmiş olur. Bunun gerçek anlamı bunu günlük yaşamda uygulamaktır, onu kullanarak. (örneğin, onu pratik olarak kullanın). Bu, Reiki’nin bu kadar popüler olmasının nedenidir.”
Reiki’nin beş prensibini farklı yorumlayanlar veya çevirenler mevcut. Genel anlamıyla hepsinin içeriği benzer. Burada “sadece bugün” (veya bazı çevirilerde “bugün özellikle bugün”) denmesinin sebebi kişinin o gün erdemlere odaklanmasını sağlamaktır. Bu olumlamalar sabah her gün okunarak ve içselleştirilerek kullanılır. Ve yaşam içinde olabildiğince bunlara uyulmaya çalışılır.  Bunun yanı sıra bir gün boyunca tüm 5 kural yerine, her gün bir kurala odaklanılması da bir diğer yöntemdir.
Genelde bu beş prensibi öğrencilere anlatırken, burada hoşumuza gitmeyen prensibin, bizim hayatımızda hala oturtamadığımız erdemlerden biri olduğuna değiniyoruz. Gerçekten de  5 prensipten bazıları insanların hoşuna gitmemektedir. Bu da kişinin o konuda zayıf olduğunu ve o olumlamaya daha fazla ağırlık vermesi gerektiği anlamına gelir.
1) Sadece bugün öfkelenme!
2) Sadece bugün Kaygılanma!
3) Sadece bugün anne/babanı, öğretmenlerini ve yaşlılarını onurlandır!
4) Yaşamını dürüstçe kazan!
5) Tüm canlı Varlıklara Şükran Göster
Ruhsal Yolun Kuralları ve Etikleri | Yazı Dizisi Bölüm -2- 
Ruhsal yaşamın kuralları, aslında Reiki prensiplerinin detaylandırılmış ve çoğaltılmış halidir. Aynı zamanda negatif  kelimeler yerine (öfke, kaygı gibi) daha olumlu kelimelerin yerleştirildiği prensiplerdir. Bunları da Reiki prensipleri gibi kullanabilirsiniz.
1) Özellikle bugün özgür ve mutlu ol.
2) Özellikle bugün neşeli ol.
3) Özellikle bugün korunmaktasın.
4) Farkında olarak anı yaşa.
5) Dünya nimetlerine şükret.
6) Aileni, öğretmenlerini ve büyüklerini say.
7) Ekmeğini dürüstçe kazan.
8) Başkalarını kendin gibi sev.
9) Her şey için müteşekkir ol.
10) Tüm canlılara karşı sevgi dolu davran. 2
 

Spiritüelliğin İlkeleri

Bu ilkeleri “Spiritüellik Nedir? Nasıl Kullanılır?” İsimli James Arthur Ray’in kitabından alıntılıyorum. Kitapta her ilke detaylı bir şekilde incelenmektedir. Açıkçası başta sıradan popüler bir kitapmış gibi aldığım bu eser, hayatımda yeni şeyler keşfetmeme ve farkındalığımda önemli bir sıçrama yapmama neden olmuştur. 5 TL’ye bir süpermarketin sepetinde görüp aldığım bu ince kitabı bir ayda ancak okuyabildim. Bunun nedeni ise her bir ilkeyi okuduktan sonra, hayatımda keşfetmem, yaşamıma entegre etmem ve o ilkeyi içselleştirmemdir. Size de önerim alıp kitabı baştan sona okumak yerine -ki 15-20 dakikada bitebilecek bir kitap- her bir ilkeyi okuduktan sonra kendinize bunu içselleştirmek için birkaç gün müddet vermenizdir.
1. Egoyu aşın.
2. Kişisel geçmişinizi silin (Etiketlerden Arının).
3. Az çoktur (Çoğu değil azı isteyin ve sadeliği ilke edinin).
4. Kendiniz için yaşayın (Ancak kendiniz için yaşarsanız, başkalarına faydanız dokunabilir.)
5. Kendinize güvenin (içinizdeki Tanrısallığın farkına varın).
6. Spiritüel kimliğinizin farkına varın (Kabul edin veya etmeyin ruhsal dünya ile her an iç içesiniz).
7. Ciddi bir öğrenci olun.
8. Metafizikçi olun (Dış dünyada var olan her şeyin iç dünyanızdan kaynaklandığını bilin).
9. Bağlı ve istekli olun.
10. Rahatsızlıkta rahat edin (en huzursuz anda bile huzuru yakalayın).
11. Eşsiz olun (başkalarına özenmeyin).
12. Çıtanızı yüksek tutun.
13. Bir enerji alanı olduğunuzu görün.
14. Bedeninizi güç aracı olarak kullanın.
15. Sadece olun (sessizliğin öneminin farkına varın).
16. Dünya’yı durdurun  (geçmişi ve geleceği bir kenara atın).
17. Sezgilerinizi dinleyin.
18. “Karşısında” değil “yanında” olun.
19. Sadece yapın.
20. Evinize taşının (evden kasıt benlik ve bedendir. Yaşlılığın bedeninizi ele geçirmesine izin vermeyin).
21. Küçük şeyleri sürekli yapın.
22. Bağışlayın ve özür dileyin.
23. Dünyayı Yıkın (Ruhsal dünyaya geçiş yapın).
24. Rüya zamanında yolculuk yapın (Rüyalara önem verin).
25. Kusursuz olun.
26. Kendi tutkunuzun peşinden gidin.
27. Toplu Düşünün.
28. Aydınlanma zamanıdır şimdi.
29. Akışına Bırakın.
 

Maharishi’nin 9 Altın Kuralı

Maharishi, Transandantal Meditasyonun kurucusudur. Onun tavsiye ettiği 9 Altın kural ise şunlardır:
1. Analiz Etmeyin.
2. Şikâyet Etmeyin.
3. Kendinizi başkası ile kıyaslamayın.
4. Bir şeylerin sizin için yapılmış olmasını beklemeyiniz,
5. Rölatifle (görecelilik) mükemmellik aramayın.
6. Her gün bilgi yönüne bakın, kendinizi geliştirin.
7.  Meditasyon hareketine sahip çıkın.
8. Problemler hep kafanızın içindedir, onlarla yaşamayı öğrenin.
9. Beraberliğinizi koruyun; Zihin + ruh + Beden
Ruhsal Yolun Kuralları ve Etikleri | Yazı Dizisi Bölüm -3- 
Cadılar, doğayla uyumlu şekilde yaşayan ve kendi bilgeliklerini doğanın (ve dolayısıyla evrenin) kuralları üzerinden geliştiren insanlardır. Doğa Ana’nın çocukları olan cadılar için ruhsal gelişim açısından etikler önemli yere sahiptir. Bu etikler ruhsallıkla yakından alakalıdır. Diğer öğretiler kadar geniş bir kısıtlama söz konusu olmaksızın, az ve öz bir şekilde doğanın bilgeliğini sunarlar. Her cadı, kendi inancı ve doğadaki bilgeliği doğrultusunda ilerlediği için etik kurallarını kendi yoluna göre değiştirebilir. O yüzden her cadının veya coven’in (başrahip-başrahibe seviyesinde bir cadının oluşturduğu grup) kendine ait etik kuralları mevcuttur. Ama genel itibariyle hepsi şu kurallara büyük önem verir;
Kimseye zarar vermediğin sürece ne istiyorsan yap.
Bu etik, wiccan rede (wicca öğüdü) isimli uzun bir metinin son satırıdır. Genel itibariyle ruhsal gelişim içinde başkalarının iradesine ve tekâmülüne zarar vermeksizin, istediğin şekilde ilerleyebileceğin anlamına gelir.  “Ne istiyorsan yap” kelimesinden kasıt, cadının kendi ruhunu yani iç sesini dinlemesi gerektiğidir. Mantığını veya toplumsal baskıları ön plana tutmaksızın sadece kendi ruhunun derinliğindeki tanrısal bilgeliği dinlemesi gerektiğini ve bu bilgeliğin verdiği öğüdü takip etmesi gerektiğini anlatır. Haliyle bu aynı zamanda doğanın içinde gizli olan “doğal” ve “saf” bilgeliğin ta kendisidir.
3 katı kuralı
Cadılıkta bir diğer kavram olan 3 katı kuralı ise yapılan her eylemin (iyi veya kötü) katlanarak geri döneceğidir. Tam manasıyla “Rüzgâr eken fırtına biçer” atasözümüze tekabül eder. Haliyle bu kural cadıların genel eylemlerini ve düşüncelerini şekillendirir. Sadece cadılıkta değil diğer spiritüel yollarda da “enerji bütüne aittir” yasası önem arz eder. Yani çıkan enerji çıktığı kaynağa geri döner.
Doğaya Saygı Duy
Bir diğer önemli kural doğaya saygılı olmaktır. Bunun için bitkilere nazik davranılır, doğadan bir şey alındığında (bir ağaç kesildiğinde, bir bitki kökünden koparıldığında veya evde bereket arttığında) teşekkür amaçlı ve adak olarak toprağa tohum veya bitki ekilir.  Ormana girilirken oranın sahiplerinden izin istenir.
Kısaca diğer önem verilen etikler şunlardır:
-Nasihatlere mükemmel sevgi ve mükemmel güvenle bağlan
-Yaşama izin ver ve dürüstçe yaşa
-Naif davran ve her daim çevreni dikkatli incele. Az konuş ve çok dinle
-Eski olanları onurlandır, ışığın ve sevginin rehberin olmasına izin ver
-Çiçeklere, bitkilere ve ağaçlara kulak ver böylece Tanrıça seni kutsayacaktır.
-Bir şeye sahip olduğunda veya bir şeyi istediğinde, başkalarının açgözlülüğüne kulak verme.
-Bir aptalla bir mevsim bile geçirme, arkadaşın sayılmasın diye.
-İnsanları memnuniyetle karşıla, çünkü bu kalpleri ısıtır.
-Olumsuzluklar ve uğursuzluklar canına yettiğinde, alnındaki kutsal yıldızı (pentagram) kullan 3

Cadının 13 Amacı (Scott Cuningham)

Ünlü cadılardan biri olan Scott Cuningham ise cadıların 13 prensibini ve amacını şu şekilde özetleyip sıralamaktadır:
1. Kendini bil
2. Zanaatı (cadılık) bil
3. Öğren
4. Öğrendiklerini uygula
5. Dengeyi sağla.
6. Baştan çıkarmalara karşı koy
7. Düşüncelerini iyi bir düzende tut.  (Sistematik düşün, dağınık değil.)
8. Hayatı kutla
9. Evrenin çemberleriyle uyumlu ol.
10. Doğru bir şekilde nefes al ve doğru beslen
11. Hem zihnini hem bedenini çalıştır.
12. Meditasyon yap.
13.  Tanrı (kernunnos) ve Tanrıça’yı (diana) onurlandır.
 Ruhsal Yolun Kuralları ve Etikleri | Yazı Dizisi Bölüm -4- 

Burçların Bilgeliği

Her bir burcun da bize anlatmak ve öğretmek istediği erdemler ve bilgelikler vardır.  Bu mükemmelliğe giden yolun basamaklarıdır. Bunları şöyle özetleyebiliriz:
Koç: Güç, liderlik ve girişkenlik için içteki savaşçıyı uyandırın.
Boğa: İçsel ve maddi refah için öz-değerinize ve yeteneklerinize bağlanın.
İkizler: Zekanıza güç verin ve iletişim becerilerinizi geliştirin.
Yengeç: aile ilişkilerini ve evim dediğiniz fiziksel yeri iyileştirin.
Aslan: Yaratıcılığınızı, sevgiyi ve oyun severliğinizi canlandırın.
Başak: İşi, sağlığı ve daha iyi bir beslenme biçimini vurgulayın ve insanlığa hizmete odaklanın.
Terazi: yaşamınıza eş ve romantik ilişkiler çekin
Akrep: Yaşamınıza samimi yakınlık, cinsellik ve dönüşüm katın.
Yay: şans, seyahat ve iyimserlik mucizeleri ile bağlantı kurun.
Oğlak: Kariyer Hedeflerinize ulaşmaya çalışın.
Kova: Arkadaşlıkları ve toplumunuzla bağlarınızı geliştirin.
Balık: İç gizemcinizi harekete geçirin ve kişisel spiritüel klavuzunuzu saptayın.
Kaynak: Gahl Eden Sasson, Kozmik gezgin, Butik Yayınları
 

Gezegenlerin Öğüdü

Tanrıların Elçisi Merkür; Zekânı ve iletişim kurma yeteneğini geliştir.  Dikkatli konuş, dikkatli dinle, bilgi alma ve bilgi verme dengesini doğru kur. Her daim kendini yeni şeyler öğrenerek geliştir.

Sonsuzluğun Duygusal Doğası Venüs;
 
Yaşamdan zevk al, finansal ve kişisel ilişkilerini dengele. İçindeki sanatçıyı ortaya çıkar ve doğadan ilham al. Tüm yaşamı sev ve başkalarının sevgisini kabul et. Eylemlerini ve davranışlarını şefkat, hoşgörü ve sevgiyle sergile.
Ulu Savaşçı Cesur Mars;  Mizacını ortaya koy, gücü bilgelikle kullan. Cesaret et ve dürtülerini, enerjini baskılama. Savaşçı yeteneklerini sadece düzen ve barış için sergile. Lider ol, başkalarının önden gitmesini bekleme. Hayat mücadelesinden tüm gücünü ve cesaretini ortaya koy.
Neşeyi ve Şansı Yayan Yüce Jupiter; Çevrenle paylaş ve paylaşımları içtenlikle kabul et. Evrenin sana gönderdiği şansı kabul et ama her daim şanstan medet umma. Koşulsuz bir şekilde sev ve evrenin lütfünü kabul et ve sende karşılıksız olarak lütfünü ver. Kaynağın sınırsız olduğunu bil ve açgözlü olma.
Karmanın ve Anlayışın Beyi Satürn;  Hayatın sana getirdiği zorluklardan ve mücadelelerden korkma. Bunlardan ders alarak ancak tekâmül edebilirsin. Yaşam ve ölüm doğanın bir dengesi ve herkes bu döngünün bir parçasıdır, o yüzden ölümün doğallığını en az doğumun doğallığı kadar kabul et.  Bu döngünün her an gerçekleştiğini fark et. Disiplinli ol ve odaklan, azmini ortaya koy. Korkularının üzerine git.
Gökyüzünün Kadim Tanrıçası Ay; Sezgilerine kulak ver ve iç sesini dinle. İçindeki dişil enerjiyi dengele. Duygularına sahip çık ve doğru ifade et. Dönüştürüp değiştirmenin bilgeliğinin farkında ol. Bilgeliğin sürekliliğini sağla.
Gökyüzünün Kadim Tanrısı Güneş; Yaratıcı ol ve yaşamın enerjisini hayatına taşı. Her daim canlı ve neşeli kal.  İçindeki eril enerjiyi dengele.  Yeni şeyler yaratmanın ve düşüncülere form vermenin zevkini çıkar.
Ruhsal Yolun Kuralları ve Etikleri | Yazı Dizisi Bölüm -5- 

Gönlü Geniş ve Ruhu Gezgin Sufi Meşreplilerin 40 Kuralı

Aşk’ın Kırk Kuralı
Birinci Kural: Yaradanı hangi kelimelerle tanımladığımız, kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar. Şayet Tanrı dendi mi öncelikle korkulacak, utanılacak bir varlık geliyorsa aklına, demek ki sen de korku ve utanç içindesin çoğunlukla. Yok eğer, Tanrı dendi mi evvela aşk, merhamet ve şefkat anlıyorsan, sende de bu vasıflardan bolca mevcut demektir.
İkinci Kural: Hak Yolu’nda ilerlemek yürek işidir, akıl işi değil. Kılavuzun daima yüreğin olsun, omzun üstündeki kafan değil. Nefsini bilenlerden ol, silenlerden değil!
Üçüncü Kural: Kuran dört seviyede okunabilir. İlk seviye zahiri mânâdır. Sonraki bâtınî mânâ. Üçüncü bâtınînin bâtınîsidir. Dördüncü seviye o kadar derindir ki kelimeler kifayetsiz kalır tarif etmeye.
Dördüncü Kural: Kâinattaki her zerrede Allah’ın sıfatlarını bulabilirsin, çünkü O camide, mescitte, kilisede, havrada değil, her an her yerdedir. Allah’ı görüp yaşayan olmadığı gibi, O’nu görüp ölen de yoktur. Kim O’nu bulursa, sonsuza dek O’nda kalır.
Beşinci Kural: Aklın kimyası ile aşkın kimyası başkadır. Akıl temkinlidir. Korka korka atar adımlarını. Aman sakın kendini diye tembihler. Hâlbuki aşk öyle mi? Onun tek dediği: Bırak kendini, ko gitsin!
Akıl kolay kolay yıkılmaz. Aşk ise kendini yıpratır, harap düşer. Hâlbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur. Ne varsa harap bir kalpte var!
Altıncı Kural: Şu dünyadaki çatışma, önyargı ve husumetlerin çoğu dilden kaynaklanır. Sen sen ol, kelimelere fazla takılma. Aşk diyarında dil zaten hükmünü yitirir. Âşık dilsiz olur.
Yedinci Kural: Şu hayatta tek başına inzivada kalarak, sadece kendi sesinin yankısını duyarak, Hakikat’i keşfedemezsin. Kendini ancak bir başka insanın aynasında tam olarak görebilirsin.
Sekizinci Kural: Başına ne gelirse gelsin, karamsarlığa kapılma. Bütün kapılar kapansa bile, sonunda O sana kimsenin bilmediği gizli bir patika açar. Sen şu anda göremesen de, dar geçitler ardında nice cennet bahçeleri var. Şükret! İstediğini elde edince şükretmek kolaydır. Sufi, dileği gerçekleşmediğinde de şükredebilendir.
Dokuzuncu Kural: Sabretmek öylece durup beklemek değil, ileri görüşlü olmak demektir. Sabır nedir? Dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmektir. Allah âşıkları sabrı gülbeşeker gibi tatlı tatlı emer, hazmeder. Ve bilirler ki, gökteki ayın hilalden dolunaya varması için zaman gerekir.
Onuncu Kural: Ne yöne gidersen git, Doğu, Batı, Kuzey ya da Güney çıktığın her yolculuğu içine doğru bir seyahat olarak düşün! Kendi içine yolculuk eden kişi, sonunda arzı dolaşır.
On Birinci Kural: Ebe bilir ki sancı çekilmeden doğum olmaz, ana rahminden bebeğe yol açılmaz. Senden yepyeni ve taptaze bir sen zuhur edebilmesi için zorluklara, sancılara hazır olman gerekir.
On İkinci Kural: Aşk bir seferdir. Bu sefere çıkan her yolcu, istese de istemese de tepeden tırnağa değişir. Bu yollara dalıp da değişmeyen yoktur.
On Üçüncü Kural: Şu dünyada semadaki yıldızlardan daha fazla sayıda sahte hacı hoca şeyh şıh var. Hakiki mürşit seni kendi içine bakmaya ve nefsini aşıp kendindeki güzellikleri bir bir keşfetmeye yönlendirir. Tutup da ona hayran olmaya değil.
On Dördüncü Kural: Hakk’ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın. Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?
On Beşinci Kural: ’Allah, içte ve dışta her an hepimizi tamama erdirmekle meşguldur. Tek tek herbirimiz tamamlanmamış bir sanat eseriyiz. Yaşadığımız her hadise, atlattığımız her badire eksiklerimizi gidermemiz için tasarlanmıştır. Rab noksanlarımızla ayrı ayrı uğraşır çünkü beşeriyet denen eser, kusursuzluğu hedefler.
On Altıncı Kural: Kusursuzdur ya Allah, O’nu sevmek kolaydır. Zor olan hatasıyla sevabıyla fani insanları sevmektir. Unutma ki kişi bir şeyi ancak sevdiği ölçüde bilebilir. Demek ki hakikaten kucaklamadan ötekini, Yaradan’dan ötürü yaratılanı sevmeden, ne lâyıkıyla bilebilir, ne lâyıkıyla sevebilirsin.
On Yedinci Kural: Esas kirlilik, dışta değil içte, kisvede değil kalpte olur. Onun dışındaki her leke ne kadar kötü görünürse görünsün, yıkandı mı temizlenir, suyla arınır. Yıkamakla çıkmayan tek pislik kalplerde yağ bağlamış haset ve art niyettir.
On Sekizinci Kural: Tüm kâinat olanca katmanları ve karmaşasıyla insanın içinde gizlenmiştir. Şeytan, dışımızda bizi ayartmayı bekleyen korkunç bir mahlûk değil, bizzat içimizde bir sestir. Şeytanı kendinde ara; dışında, başkalarında değil. Ve unutma ki nefsini bilen Rabbini bilir. Başkalarıyla değil, sadece kendiyle uğraşan insan, sonunda mükâfat olarak Yaradan’ı tanır.
On Dokuzuncu Kural: Başkalarından saygı, ilgi ya da sevgi bekliyorsan, önce sırasıyla kendine borçlusun bunları. Kendini sevmeyen birinin sevilmesi mümkün değildir. Sen kendini sevdiğin hâlde dünya sana diken yolladı mı, sevin. Yakında gül yollayacak demektir.
Yirminci Kural: Yolun ucunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir. Sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün. Gerisi zaten kendiliğinden gelir.
Yirmi Birinci Kural: Hepimiz farklı sıfatlarla sıfatlandırıldık. Şayet Allah herkesin tıpatıp aynı olmasını isteseydi, hiç şüphesiz öyle yapardı. Farklılıklara saygı göstermemek, kendi doğrularını başkalarına dayatmaya kalkmak, Hak’ın mukaddes nizamına saygısızlık etmektir.
Yirmi İkinci Kural: Hakiki Allah Âşığı bir meyhaneye girdi mi orası ona namazgâh olur. Ama bekri aynı namazgâha girdi mi orası ona meyhane olur. Şu hayatta ne yaparsak yapalım, niyetimizdir farkı yaratan, suret ile yaftalar değil.
Yirmi Üçüncü Kural: Yaşadığımız hayat elimize tutuşturulmuş rengârenk ve emanet bir oyuncaktan ibaret. Kimisi oyuncağı o kadar ciddiye alır ki ağlar, perişan olur onun için. Kimisi eline alır almaz şöyle bir kurcalar oyuncağı, kırar ve atar. Ya aşırı kıymet verir, ya kıymet bilmeyiz.
Aşırılıklardan uzak dur. Sufi ne ifrattadır ne tefritte. Sufi daima orta yerde…
Yirmi Dördüncü Kural: Madem ki insan eşrefi mahlûkattır, yani varlıkların en şereflisi, attığı her adımda Allah’ın yeryüzündeki halifesi olduğunu hatırlayarak, buna yakışır soylulukta hareket etmelidir. İnsan yoksul düşse, iftiraya uğrasa, hapse girse, hatta esir olsa bile, gene de başı dik, gözü pek, gönlü emin bir halife gibi davranmaktan vazgeçmemelidir.
Yirmi Beşinci Kural: Cenneti ve cehennemi illâ ki gelecekte arama. İkisi de şu an burada mevcut. Ne zaman birini çıkarsız, hesapsız ve pazarlıksız sevmeyi başarsak, cennetteyiz aslında. Ne vakit birileriyle kavgaya tutuşsak; nefrete, hasede ve kine bulaşsak, tepetaklak cehenneme düşüveririz.
Yirmi Altıncı Kural: Kâinat yekvücut, tek varlıktır. Her şey ve herkes görünmez iplerle birbirine bağlıdır. Sakın kimsenin ahını alma; bir başkasının, hele hele senden zayıf olanın canını yakma. Unutma ki dünyanın öte ucunda tek bir insanın kederi, tüm insanlığı mutsuz edebilir. Ve bir kişinin saadeti, herkesin yüzünü güldürebilir.
Yirmi Yedinci Kural: Şu dünya bir dağ gibidir, ona nasıl seslenirsen o da sana sesleri öyle aksettirir. Ağzından hayırlı bir laf çıkarsa, hayırlı laf yankılanır. Şer çıkarsa, sana gerisin geri şer yankılanır.
Öyleyse kim ki senin hakkında kötü konuşur, sen o insan hakkında kırk gün kırk gece sadece güzel sözler et. Kırk günün sonunda göreceksin her şey değişmiş olacak. Senin gönlün değişirse, dünya değişir.
Yirmi Sekizinci Kural: Geçmiş, zihinlerimizi kaplayan bir sis bulutundan ibaret. Gelecek ise başlı başına bir hayal perdesi. Ne geleceğimizi bilebilir, ne geçmişimizi değiştirebiliriz. Sufi daima şu an’ın hakikatini yaşar.
Yirmi Dokuzuncu Kural: Kader, hayatımızın önceden çizilmiş olması demek değildir. Bu sebepten, ne yapalım kaderimiz böyle deyip boyun bükmek cehalet göstergesidir. Kader yolun tamamını değil, sadece yol ayrımlarını verir. Güzergâh bellidir ama tüm dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir. Öyleyse ne hayatının hâkimisin, ne de hayat karşısında çaresizsin. Bunu anlatır Yirmi Dokuzuncu Kural.
Otuzuncu Kural: Hakiki Sufi öyle biridir ki başkaları tarafından kınansa, ayıplansa, dedikodusu yapılsa, hatta iftiraya uğrasa bile, o ağzını açıp da kimse hakkında tek kelime kötü laf etmez.
Sufi kusur görmez. Kusur örter.
Otuz Birinci Kural: Hakk’a yakınlaşabilmek için kadife gibi bir kalbe sahip olmalı. Her insan şu veya bu şekilde yumuşamayı öğrenir. Kimi bir kaza geçirir, kimi ölümcül bir hastalık; kimi ayrılık acısı çeker, kimi maddi kayıp… Hepimiz kalpteki katılıkları çözmeye fırsat veren badireler atlatırız. Ama kimimiz bundaki hikmeti anlar ve yumuşar; kimimiz ise, ne yazık ki daha da sertleşerek çıkar.
Otuz İkinci Kural: Aranızdaki bütün perdeleri tek tek kaldır ki, Tanrı’ya saf bir aşkla bağlanabilesin. Kuralların olsun ama kurallarını başkalarını dışlamak yahut yargılamak için kullanma. Bilhassa putlardan uzak dur, dost. Ve sakın kendi doğrularını putlaştırma! İnancın büyük olsun ama inancınla büyüklük taslama!
Otuz Üçüncü Kural: Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken, sen HİÇ ol. Menzilin yokluk olsun. İnsanın çömlekten farkı olmamalı. Nasıl ki çömleği tutan dışındaki biçim değil, içindeki boşluk ise, insanı ayakta tutan da benlik zannı değil, hiçlik bilincidir.
Otuz Dördüncü Kural: Hakk’a teslimiyet ne zayıflık ne edilgenlik demektir. Tam tersine, böylesi bir teslimiyet son derece güçlü olmayı gerektirir. Teslim olan insan çalkantılı ve girdaplı sularda debelenmeyi bırakır; emin bir beldede yaşar.
Otuz Beşinci Kural: Şu hayatta ancak tezatlarla ilerleyebiliriz. Mümin içindeki münkirle tanışmalı, Tanrıya inanmayan kişi ise içindeki inananla. İnsanı Kâmil mertebesine varana kadar gıdım gıdım ilerler kişi. Ve ancak tezatları kucaklayabildiği ölçüde olgunlaşır.
Otuz Altıncı Kural: Hileden, desiseden endişe etme. Eğer birileri sana tuzak kuruyor, zarar vermek istiyorsa, Tanrı da onlara tuzak kuruyordur. Çukur kazanlar o çukura kendileri düşer. Bu sistem karşılıklar esasına göre işler. Ne bir katre hayır karşılıksız kalır, ne bir katre şer.
O’nun bilgisi dışında yaprak bile kıpırdamaz. Sen sadece buna inan!
Otuz Yedinci Kural: Tanrı kılı kırk yararak titizlikle çalışan bir saat ustasıdır. O kadar dakiktir ki sayesinde her şey tam zamanında olur. Ne bir saniye erken, ne bir saniye geç. Her insan için bir âşık olma zamanı vardır, bir de ölmek zamanı.
Otuz Sekizinci Kural: Yaşadığım hayatı değiştirmeye, kendimi dönüştürmeye hazır mıyım? diye sormak için hiçbir zaman geç değil. Kaç yaşında olursak olalım, başımızdan ne geçmiş olursa olsun, tamamen yenilenmek mümkün.
Tek bir gün bile öncekinin tıpatıp tekrarıysa, yazık. Her an her nefeste yenilenmeli. Yepyeni bir yaşama doğmak için ölmeden önce ölmeli.
Otuz Dokuzuncu Kural: Noktalar sürekli değişse de bütün aynıdır. Bu dünyadan giden her hırsız için bir hırsız daha doğar. Ölen her dürüst insanın yerini bir dürüst insan alır. Hem bütün hiçbir zaman bozulmaz, her şey yerli yerinde kalır, merkezinde… Hem de bir günden bir güne hiçbir şey aynı olmaz.
Ölen her Sufi için bir Sufi daha doğar.
Kırkıncı Kural dedi tane tane konuşarak. Aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır. Acaba ilahi aşk peşinde mi koşmalıyım mecazi mi, yoksa dünyevi, semavi ya da cismani mi diye sorma! Ayrımlar ayrımları doğurur. AŞK’ın ise hiçbir sıfata ve tamlamaya ihtiyacı yoktur.
Başlı başına bir dünyadır aşk. Ya tam ortasındasındır, merkezinde, ya da dışındasındır, hasretinde.
Not: Bazı yerlerde bu kurallar Şems’in olarak geçiyor lakin bunlar Şems’in Makalat isimli eserinde doğrudan geçmez, Elif Şafak tasavvufun ve Şems’in Makalat’ta bulunan felsefelerini kırk kural içerisinde Aşk kitabında özetlemiştir. Elif Şafak tarafından düzenlense de kaynak zaten tasavvufi genel kabullerdir
Ruhsal Yolun Kuralları ve Etikleri | Yazı Dizisi Bölüm -6- 

Ruhsal Gelişimin Etikleri

Burada verdiklerim benim şahsi olarak benimseyip kullandığım kurallardır.
1. Kendini bil, kendin ol ve kendini geliştirmek için çaba harca.
2. Ruhsal deneyimlerin konusunda sessizliğe önem ver.
3.  Yolunla ve gelişiminle ilgili amaçsız bir şekilde gereksiz yere konuşma.
4. Evrende var olan her şey canlıdır, hepsini sev.
5.  Kimseyi yargılama.
6. Kim olduğunu veya neye inandığını kimseye açıklamak zorunda değilsin.
7. Gücü ve bilgiyi bilgelikle kullan, şimdi ve her zaman
8. İnsanların iradelerine, inançlarına, yaşam şekillerine ve seçimlerine saygı duy.
9. Doğayı, Dünya’yı ve hayvanları koru.
10. İlahi olduğunu bil ve kendine inan.
11. Şikayet etme, başına gelen iyi ve kötü her şey senin ruhsal gelişimin içindir.
12. Ruhsal ve Fiziksel Dünya’yı birlikte yaşa ve her daim ikisi arasındaki dengeyi sağla.
 

Kendi Yolunuzun Sınırları

Yukarıda bahsi geçen farklı yollardaki kuralların benzerliklerini fark etmişsinizdir. Ruhsal yolun erdemleri esasında bellidir ve bu erdemler evrensel yasalarla uyumlu olmanın en önemli yoludur. Bizler ruhsal gelişim yolundayken zaten farkında olmadan kendi kurallarımızı, erdemlerimizi ve doğal olarak kendi ruhsal yolumuzun “sınırlarını” belirleriz. İçgüdüsel yaptığımız bu eylem bizim dengeli ilerlememizin yegâne yoludur.
Yolumuzda var olan sınırlar aynı bir bardağa benzer. Suyu yere döktüğünüzde hızla dağılırken, bir bardağa döktüğünüzde form ve şekil alır ve su, bu kabın içerisinde birikir. İşte ruhsal kurallarda aynı bardak gibi sınırları çizerek bizim enerjimizin ve düşüncelerimizin dağılmadan ilerlemesini sağlar. Tek farkı ruhsal kuralların çizdiği sınır dogmatik değil, değişken ve sürekli yenilenebilir şekildedir. Haliyle bizim önem verdiğimiz kurallarda yaşadığımız şeylere göre önem arz eder. Kimisi için sessizlik ön plana çıkarken, kimisi için kişinin kendine inanması daha çok ön plana çıkabilir.
Aslında her kural birbirine bağlıdır ve hepsi önemlidir. Yine de eğer kendi gelişiminizi takip etmek veya sizde olmadığını düşündüğünüz erdemlere sahip olmak istiyorsanız, sizde kendi ruhsal kurallarınızı belirleyebilir veya hali hazırda olanları kullanabilirsiniz.
Bu kuralları özenerek bir kağıda yazın ve her sabah kalktığınızda görebileceğiniz bir yere (aynanın yanına, tam yatağınızın karşısına, kapının üzerine vs..) asın. Kalktığınız vakit her gün bu kuralları okuyarak kendinize hatırlatın ve hayatınızın içine dâhil edin. Bunu yaptığınızda evrenin size bu erdemleri öğretmek için doğru senaryoları hazırlayacağına şahit olacaksınız. Çünkü hepimizin bildiği gibi bu erdemleri sadece kâğıttan kuru kuru okumak, içselleştirmek için yeterli değildir. Asıl içselleştirme, bunları hayat içinde kullanarak gerçekleşir. Haliyle siz bu erdemleri öğrenmek istediğiniz sinyalini her sabah evrene verdiğinizde, evrende sizin bu erdemleri öğrenmeniz için gerekli koşulları sağlayacaktır. İşte bu tür kritik durumlarda her daim o erdem aklınıza gelsin.  Bu tekâmülü hızlandırmanın en etkili yöntemlerinden biridir.
Bunu yaparken ve kuralları benimserken asla dogmatik ve katı olmayın. Örnek olarak kendi ruhsal deneyimleriniz konusunda sessiz olmaya önem verebilirsiniz ama öyle bir an gelir ki, sizin yaşadığınız deneyimi bir başkasının bilmesi, o kişiye önemli bir farkındalık katacaktır. Böyle bir durumda deneyiminizi anlatmanız gerekebilir. Kurallar her daim belli bir oranda esnekliğe sahip olmalıdır çünkü insanoğlunun tekâmülü sırasında hiçbir kural kesin ve net olamaz. Hayır ve şer kavramları bizim bilincimizin ötesindedir ve herkesin “yanlış” dediği bir eylemi yapmanız sizin tekamülünüz gereği sizin açınızdan “hayır” olabilir,  ki mesela bu hayır, o yaptığınız yanlıştan dolayı büyük bir bilgeliği öğrenmek olabilir.  Sınırlarınızı çizin ama bunların “katı” değil “esnek” olduğunu da bilin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder