Yazar: Efe Elmas
Hızlı yaşamın getirisi olarak hepimiz çevremizde daha pratik çözümler arıyoruz. Bunun için hazır gıdalar, kullan at eşyalar, pratik yöntemler deniyoruz. Bu hızlı ve yoğun tempoya rağmen hepimiz bu koşuşturma içerisinde ruhsal dünyamız ile barışık yaşamak istiyoruz.
Negatif enerjilerden uzak durmak, enerji bedenlerimizi korumak ve ruhsal, fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak da sağlıklı olmak istiyoruz. Bunlar içinde pratik çözümler arıyoruz. Eskiler bu konuda çok basit ama etkili bazı yöntemler geliştirmişlerdir.
Negatif ve Artık Enerji
Hepimiz iş, okul veya sosyal yaşamımızda birçok insan ile içli dışlı oluyoruz. Haliyle auralarımız arasında sürekli ve hızlı bir enerji alışverişinde bulunuyoruz. En nihayetinde eve geldiğimizde kendimizi yorgun ve bitkin hissediyoruz. Hiç fark ettiniz mi, neden bazen fiziksel olarak çok hareket etmesek da kendimizi yorgun hissediyoruz? Bunun çevre kirliliği, gürültü vb. gibi nedenlerinin ötesinde bir diğer sebebi, üzerimizde var olan negatif ve artık enerjilerdir ve eskilerin bu konuda bize çok önemli önerileri vardır;
Adaçayı; Adaçayı çok eski zamanlardan beridir arındırmak için kullanılır. Kızılderililer adaçayının Yüce Ruh’un insanlara verdiği bir hediye olarak görürlerdi. Negatif enerjiyi nötrleyerek hem koruyucu hem de rahatlatıcı bir etkisi vardır. Eskiden adaçayını tütsüleyerek auralar ve evler temizlenirdi. Haliyle hala daha spiritüel olarak en çok kullanılan yöntemlerden biridir. Yapmanız gereken bir tabaktakurutulmuş adaçayını yakmak ve bunla auranızı “yıkamaktır.” Adaçayı dumanı auranızı temizleyecek ve sizi arındıracaktır. Ayrıca evinizdeki negatif enerjiyi ve nazarı yok etmek içinde düzenli olarak adaçayı ile evinizi tütsüleyebilirsiniz ama burada önemli nokta her tütsüleme sonrası camı açarak temiz havanın içeri girmesidir.
Tuz ve Tuz Banyosu: Tuz bilinen en eski koruyucu ve negatif enerjiyi toplayıcıdır. Eskiden yemeklere tuzun konmasının sebebi tat vermesi değil, yemeklere karıştırılmış büyülerin veya negatif etkilerin yok edilmesiydi. Bunun için genellikle doğal olana deniz tuzu kullanmanızı öneririm. Evinizde ve odanızda bir tabak içine biraz tuz koymanız evde ki negatif enerjiyi toplayacaktır. Ayrıca daha pratik bir yöntem olarak eve geldiğinizde bir leğende ılık bir suda bolca deniz tuzu çözündürdükten sonra ayaklarınız bu tuzlu suya sokmanızdır. Bu noktada tuz ayaklarınızdan vücunuzdaki bütün negatif ve artık enerjiyi toplayacak ve sizi topraklayarak rahatlatacaktır. Bunun yanı sıra banyo suyunuza bolca tuz ve biraz adaçayı yaprakları koyup bu suyla banyo yapabilirsiniz.
Ametist: Ametist doğal bir arındırıcı ve dönüştürücüdür. Evdeki veya auranızdaki negatif enerjiyi pozitif enerjiye dönüştürür. Bu açıdan evinizde büyük bir ametist bulundurmanızda fayda var. Ayrıca yoğun geçeceğiniz günlerde ametist kolye takarak daha hazırlıklı olarak hayata atılabilirsiniz
Hızlı topraklanma tekniği: Bu teknik çok hızlı bir şekilde topraklanmanızı sağlar. Bu sayede üzerinizdeki fazla ve artık enerjiyi toprağa verirsiniz. Özellikle meditasyonlardan sonra topraklanma meditasyonu için fazla zamanınız yoksa hemen parmaklarınızı aralayarak parmak uçlarınızı yere dokundurun ve bir müddet derin nefes alıp vererek parmak uçlarınızdan fazla enerjiyi toprağa boşaltın.
İstenmeyen enerji alanları, radyasyon ve Elektromanyetik Alanlar
Bazı enerji alanları ve yoğun elektromanyetik alanlar enerji bedenlerimizde bazı sorunlara yol açabilmektedirler. İstenmeyen bu frekanslar bizim auramızda dengesizliklere yol açabilir ve bu da bizde uzun süreli rahatsızlıklara neden olabilir. Bundan korunmanın temel yolu güçlü bir auradır. Auramızın temel amacı zaten bizi bu tür istenmeyen enerji alanlarından korumaktır. Düzenli yapacağınız pratikler ve bazı özel kristallerle auranızı destekleyip güçlendirebilirsiniz. Kuvars kristali veya obsidyan taşı auranızı destekleyerek bu tür enerji alanlarına karşı koruyucu etki gösterir. Ayrıca günlük olarak auranızı güçlendirme meditasyonu yaparak güne başlarsanız, bu tür etkilerden daha az etkilenirsiniz.
Sabah kalktıktan sonra camı açın, havayı derin derin içinize çekin ve güneşe doğru yüzünüzü dönerek güneşin enerjisini soluyun. Nefes alırken güneşin enerjisini de çektiğinizi imgeleyin ve güneşin enerjisini solar pleksus çakranıza çekin ve burada depolayın. Sonra Nefes verirken yavaşça solar pleksus (mide) çakrasından güneşin enerjisinin tüm vücudunuza ve auranıza nasıl yayıldığını görün. Bunu üçer kez tekrarlayarak güneşin enerjisiyle auranızı destekleyin.
Güneş çok güçlü bir enerji kaynağıdır ve yaşam enerjisi tedarik eder. Bu yaşam enerjisi eski kültürlerde solar enerji olarak nitelendirilmektedir. Kişiyi güçlü ve yaşam dolu kılar. Eril enerjinin yaratımını ve gücünü taşır. (Karşıtı size sezgisel-büyüsel enerji diye tabir edilen lunar enerji yani ayın enerjisidir.) Bu şekilde sağlam bir şekilde güne başlayabilirsiniz. Eğer kristal kullanıyorsanız, kristalleri tuzlu suda ara ara temizlemeyi unutmayın.
Toprak Anadan Uzakta Kalmak
Bizler ağaç misali, gök ile yerin evliliğinden doğmuş çocuklarız. Gök baba, yer ana tabiri de tam olarak buradan öte gelir. Yerden aldığımız enerji kök çakrayı besleyerek bizim hayatta daha güçlü durmamızı sağlar. Bereketi bolluğu ve dinginliği getirir. Ama her tarafın beton olması, toprakla temas alanlarının azalması ve yüksek binalarda oturmamız bu bağı zayıflatarak, topraktan enerji almamızı engeller Bu da kök çakranın fazla güçlenmemesine ve genel olarak depresyon, umutsuzluk, ilham azlığı, yaratıcılıkta sınırlanma, bereketsizlik, maymun iştahlılık ve benzeri birçok sorunu yanında getirir. Her ne kadar topraktan uzak kalsak da, toprağa hala bağlı olduğumuz su götürmez bir gerçektir. Haliyle yine de topraktan enerji çekme ve topraklanma çalışmaları ile toprakla olan bağımızı spiritüel anlamda güçlendirebiliriz.
Günümüzde insanların çoğu toprak enerjisini ayak bileklerine kadar çekebilirler. Düzenli topraktan enerji çekme meditasyonuyla bunu arttırabilirsiniz. Öncelikle rahatça ve dik oturun. Ayaklarınız yere sağlam bassın. Derin derin nefes alın ve verin. Bu sırada nefes alırken ışıktan köklerin ayaklarınızın tabanından yerin altına, magmaya kadar uzandığını imgeleyin. Ayaklarınızın tabanı dışında, kök çakradan ve kuyruk sokumu bölgesinden de köklerin çıktığını imgelemeye başlayın. Böylelikle ayak tabanlarınızdan, kök çakradan ve kuyruk sokumundan ışıktan köklerle dünyaya bağlandınız. O bağı hissedin. Önce derin nefes alın ve nefes verdiğinizde vücudunuzdaki gri-siyah benekler ya da dumansı şekilde olan tüm negatif enerjiyi magmaya kadar gönderin. Bunu bir müddet yapıp topraklandıktan sonra şimdi dünyadan enerji çekin. Bunun için önce dilinizi damağınıza götürün (ama kendinizi kasmayın rahat bırakın) soluk alırken ayak tabanlarınızdan mavi bir enerjiyi yavaşça çekmeye başlayın. Her nefes alışınızda mavi enerji vücudunuza, hücrelerinize doğru aksın. Bu noktada sürekli meditasyon yaptığınızda yer enerjisini hissetmeye başlayacaksınız. Bu enerji dişil bir enerjidir bu yüzden soğuk-serin ve ferah bir enerji olarak hissedilir (Hatta kışın sizi üşütebilir). Taç çakranıza kadar bu enerjiyi çektikten sonra vücudunuzdan auranıza yayın ve yavaşça çalışmayı bitirin. Yoğun bir enerjidir, gece yaparsanız sabah kalkmakta zorlanabilirsiniz. Sabahları yapmanızı tavsiye ederim.
Evin Ruhsal Temizliği ve Korunma
Her nasıl düzenli olarak fiziksel kirler için temizlik yapıyorsak aynı şekilde ruhsal olarak da ev temizliği yapmamız şarttır. Adaçayı ile tütsülemek ve bu sırada ışıkla imgeleyerek evi yıkayarak temizlemek yöntemlerden biridir. Bir diğer yöntem ise temizlik suyudur.
Temizleme Suyu; Bunun için saf ve içilebilir suya bolca deniz tuzu, biraz adaçayı yaprağı, çok az sarımsak, biraz melekotu kökü, karanfil, defne, kekik ve bulabilirseniz mürver ve şakayık otu koyun. Ardından bunları kaynatın, kaynarken bembeyaz arındıcı ve güçlü bir ışıkla suyu yıkayın, kutsayın. Suyun bilincine arındırma görevini yükleyin. Bunun için beyaz ışıkla yıkarken küçük bir niyet edin. Bu niyet “Su, koruyucu bitkilerin özleriyle bütünleşiyor ve evimi, beni, ailemi arındırıyor ve her türlü kötülüğe karşı koruyor” gibi bir şey olabilir. Biraz kaynadıktan sonra suyu süzün ve içerisine sirke koyun ve böylece temizleme suyunuz hazır olacaktır. Ardından evi temizleyeceğiniz suya biraz bu hazırladığınız sudan koyarak evi temizleyin. Evi fiziksel olarak temizlerken aynı zamanda ruhsal olarak da temizlemiş olacaksınız.
Kavanozlar, Keseler; Her ne kadar artık kullanılmasa da eskilerin en çok kullandığı yöntemlerden biri odalarda özel kavanozlar ve keseler bulundurmaktı. İlginçtir ki bu eski yöntemlerde belli bir formülasyon yoktur. Sadece temel olarak tuz konulurdu. Temel mantığı; “Sizin için korunma neyi sembol ediyorsa, ondan yararlanın” dır. Haliyle kavanozlara ve keselere temel olarak tuz ve sonrada kişinin bilinçaltında korunmayı ne sembolize ediyorsa o konulurdu. Bazen kadınlar ormana çıkar ve mesela korunma için mavi veya evlerinde bereket istiyorlarsa yeşil ya da mutlu bir evlilik için kırmızı çeşitli çiçekleri toplarlar ve kavanoz veya keseyi öyle doldururlardı.
Korunmak için kavanoz yapmak istiyorsanız önce şunu kendinize sormalısınız. Benim için korunma neyi sembolize ediliyor? Eski inanışlara göre ayna var olan enerjiyi yansıtma özelliği taşımaktadır, eğer sizin içinde geçerliyse bu yüzden kavanoza ayna veya yine korunmayı sembolize eden eğik çiviler koyabilirsiniz. Veya evinizde bulduğunuz küçük eşyalar, doğadan içinize sinen bitkilerle kavanoz veya kese hazırlanabilir. Eğer bu evi korumak için ise genelde her yıl yenilenmesi gerekmektedir. Daha ileri boyuta taşımak isterseniz kavanoza doldurduğunuz suya biraz çivit atarak, korunmanın rengi olan mavi rengi sağlayabilirisiniz. Yada kavanozunuzu maviye boyayabilir ve üzerlerine size göre korunmayı sembolize eden şekiller çizebilirsiniz. Ardından kavanozu evin bir köşesine saklayın. Yine kesenin mantığı da aynıdır, korunmak için mavi bezden bir kese yapılır ve içine tuz ile istenen eşyalar-bitkiler doldurularak evin girişine asılırdı.
Çevre Etkileri
Hızlı yaşam sürecinde bizi ruhsal olarak etkileyen en önemli konu insan ilişkileridir. Yukarıda da insanların auralarıyla nasıl iletişim halinde olduğumuzdan bahsetmiştik. Bu tür enerji artıkları yetmezmiş gibi bir de gün içinde negatif saldırılar, istenmeyen olumsuz enerji bağları ve başkalarının enerjilerini sömüren psişik vampirler vardır. Psişik vampirlerin çoğu psişik vampir olduğunun farkında değildir. Bu insanların bazı olumsuz yaşanmışlıklardan dolayı auraları yeterince enerji üretemezler ve oluşan almaçlarla başkalarının auralarına saldırılarda, tacizlerde bulunurlar ve bu auralara girerek oradaki enerjiyi emerler. Bu çok tehlikeli bir durumdur. Bu konuyu detaylı araştırmak isteyenlere; “Enerjimizi çeken insanlar” (Sınır ötesi yayınları) isimli kitabı öneririm.
Bu tür negatif ataklar, artık enerjiler ve psişik vampirlerden pratik en iyi korunmanın yöntemi yanımızda lavanta kolonyası taşımaktır. Lavanta bitkisi ruhsal olarak arındırıcı ve temizleyici bir bitkidir. Bundan elde edilen kolonya güçlü bir arındırcı olarak kullanılır. İnsanlarla etkileşime girdikten sonra lavanta kolonyası ile özellikler ellerinizi ve yüzünüzü ovalayın. Ayrıca negatif enerjiden korunmak için turkuaz taşı da takabilirsiniz. Lakin turkuaz taşını düzenli temizlemezseniz yakın bir zamanda çatlamasına ya da kaybolmasına şahit olabilirsiniz.
Eğer psişik vampir olduğunu düşündüğünüz biri varsa, o kişiyle çok fazla göz teması kurmayın. Beyaz-mavi bir ışıkla hemen auranızı korumaya alın ve irtibat sonrası bol suyla yüzünüzü ve ellerinizi bileklerinize kadar yıkayın.
Bu tür psişik saldırılar dışında bir de günlük kavgalar ve atışmalar vardır. Kavga sırasında iki kişi arasında olumsuz bir bağ oluşur ve bu kişinin enerjisini tüketir. Fark ederseniz kavga sırasında ilk olarak yoğunluk hissettiğiniz alan mide bölgesidir. Çünkü dünyevi bağlar burada ki solar pleksus çakrasından yapılır. Böyle bir kavga içerisinde bulunduğunuzda karşıdakiyle olumsuz bağ kurmamak ve kişinin size gönderdiği negatif enerjilerden korunmak için hemen bir elinizle mide ve göbek deliğinizi kapatın, orayı ışıkla sarın. Bu şekilde kavga sırasında olabildiğince az etkileneceksiniz. Karşıdakini veya böyle bir ortamı sakinleştirmek için de etrafı önce pembe bir enerji bulutuyla sarın ardından, mavi enerji yağmuruyla huzuru etrafa yayın.
Bu tür kavgalı ve yoğun günün ardından muhakkak bu kişilere affetme meditasyonları yapın.
Sağlıksız Gıdalar
Eskilerin dediği gibi “Ne yiyorsak oyuzdur.”Maalesef günlük hayatta hem fiziksel hem de ruhsal olarak pek sağlıklı beslenmemekteyiz. Yediğimiz gıdaların en küçük yapı birimlerine kadar vücut tarafından katalizlenmesi ve sonra bu katalizlenen küçük yapılı birimlerden daha büyük hayati önem taşıyan enzimler hormonlar yapılmaktadır. Aynı bu fiziksel etki gibi yiyeceklerin ruhsal boyutları vardır ve bunların bizim enerji bedenlerimize etkisi yadsınamayacak kadar çoktur. Bilhassa et ürünleri yoğun bir negatif enerjiye sahiptir. Bunun temel sebebi hayvanların ölürken yaydıkları ölüme bağlı yoğun enerjidir. Bu enerji etin ruhsal eterik bedenine işler ve biz eti tükettiğimizde bu yoğun ölüm enerjisi bizim ruhsal boyutumuza yansır. Bu aynı toksik bir yem ile beslenen hayvanların, bu toksik maddelerin ette ve bilhassa karaciğerde depolanması ve oradan bize aktarılmasına benzetilebilir. Ayrıca etin bağırsakta sindirilmesi işlemi de zor olduğu için vücut daha fazla enerji harcar. İşte bu noktada eskilerin birçoğu et yemeyi bırakarak vejetaryen bir hayat sürdürmeye niyetlenmiştir.
Bunun yanı sıra bir kesim ise etin hayati önemini vurgulayarak et ve hayvani ürünleri hayatımızdan çıkarmamız gerektiğini savunurlar. Haklı olarak bir insan için gerekli tüm protein kaynakları et ve hayvani gıdalarda mevcuttur. Et, süt, yumurta bunlar protein açısından çok zengindirler ve soya ile birkaç spesifik bitki dışında hiçbir bitkisel kaynak tam olarak protein ihtiyacınızı karşılamaz. Zaten protein kaynağı olarak et ve hayvani ürünler referans alınır. Bitkiler eksik-yarım protein olarak değerlendirilir ve protein faydaları kombine kullanılmadığı dışında çok düşüktür Ayrıca vitamin, mineral ve esansiyel yağ alımı açısından da et çok önemlidir. Özellikle hepimizin bildiği B12 vitamini bu açıdan elzemdir ve ya balıktan alınan omega da bir o kadar hayati işlevlerimiz için önemlidir.
Bu noktada bazı kişiler, eti veya bu tür sağlıksız gıdaları hayatımızdan çıkarmadan, şifalandırarak tüketebileceğimizi düşünmektedirler. İnsanoğlu yıkmak kadar bir şeyi yapmaya ve düzeltmeye de muktedirdir. Haliyle bu tür sağlıksız gıdalar yoğun enerji yüklemeleri ile daha sağlıklı hale getirilebilir. Kaldı ki yapılan çalışmalarda pis ve çamurlu suların sırf meditasyon teknikleriyle daha temiz hale dönüştürüldüğü veya kutsanmış suların uzun yıllar yosun tutmadığı bilinmektedir. İnsan zihni, yoğun niyetle, var olan gıdadaki bu olumsuz enerjiyi olumluya çevirerek, hem fiziksel hem ruhsal olarak daha sağlıklı kalmayı başarabilir. Bu yöntem gayet basittir. Önünüzdeki gıdanın üstünde elinizi tutun ve yine beyaz arındırıcı bir ışıkla gıdayı sarın ardından içinizden güçlü ve inanarak tüm iradenizle şu niyeti edin: “Işık ile gıdadaki olumsuz enerjileri şifalandırıyorum ve gıdanın titreşim seviyesini kendi titreşim seviyeme yükseltiyorum ve sadece gıdadan vücudumun-ruhumun yararına olanları kabul ediyorum".
Benim bu noktada görüşüm etin tamamen hayattan çıkarılmaması ama et tüketiminin azaltılmasıdır. Buna nazaran hayvani ürünler (süt, yumurta vb.) ve bunların yan ürünleri (yoğurt, ayran vb.) protein kaynağı almak için zaten yeterli olacaktır. Ayrıca yukarıdaki yöntemle gıdaların olumsuz enerjisini olumluya çevirerek tüketebilirsiniz.
Madde ile Mana Arasında
Uzun bir günün ardından koltuğumuza uzanıp şöyle bir kendimizi gözlemleyelim. Zihnimizi ve mantıksal yargılarımızı rafa kaldırıp, ruhumuzu ve vücudumuzu dinleyelim. Birçoğumuz bu dinleme sürecinde ruhtan ve onun yansıması olan bedenden çok şikâyet duyacaktır. Hayat madde ile maneviyatın içe içe geçtiği bir süreçtir. Maddi dünya ile manevi dünya iki ayrı dünya değillerdir, tam tersine iç içedirler. Biz de bu ikisi arasında bir etkileşimde bulunuruz. Fiziksel- zihinsel bir yaşam ile iletişim dışında, aynı zamanda sürekli ruhsal bir iletişim ve yaşam içerisinde bulunuruz. İşte bu yüzden eskilerden günümüze bu teknikler günlük hayata uyarlanmış ve alışkanlıkların bir parçası haline gelmiştir. Nasıl ki akşam yatmadan önce dişlerimizi fırçalıyorsak aynı şekilde yatmadan önce hafif bir meditasyon ve topraklanma ile üzerimizdeki fazlalıklardan hem zihinsel hem de ruhsal olarak arınmalıyız. Veya sabah işe giderken nasıl banyo yapıyor ve kahvaltı yaparak enerji toplamaya çalışıyorsak aynı zamanda güneşe selam verip, enerjimizi yükseltip güne öyle başlamalıyız. İşte bu iki taraflı denge, bizi hayat içerisinde daha sakin, huzurlu ve başarılı kılacaktır. Her daim iki dünyayı aynı anda yaşadığımız unutulmamalı ve günlük fiziksel alışkanlarımızın yanında günlük ruhsal alışkanlıklara da yer vermeliyiz. Böylece dengeli ve ruhsal olarak sağlıklı bir yaşam sürdürebiliriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder