Yazar: Efe Elmas
06
|
Filozofun Yolu
Felsefe, aramak anlamına gelen phileo ve bilgelik anlamına gelen sophia kelimelerinin birleşiminden meydana gelmiştir. Haliyle terimsel olarak arayarak, araştırarak sorgulayarak bilgeliğe ulaşmak olarak basitçe tanımlayabiliriz.
Filozof olabilmek için, önemli bir felsefi sistemi oluşturmak gerekmektedir. Haliyle burada bahsettiğimiz filozofun yolu, Platon, Aristoteles, Hegel gibi çığır açmış filozoflardan çok, akla ve bilgiye dayalı araştırmalar, sorgulamalar yapan kişilerin yoludur. Bahsettiğimiz bir nevi “aklın” yoludur.
Filozofun yolunda yürüyen kişilerin genel özellikleri;
• Sistematik düşünürler. Bu yüzden analitik zekaları çok gelişmiştir. Matematik, geometri, biyoloji gibi temel bilimlere karşı meraklı ve ilgilidirler.
• Kalıplaşmış hiçbir düşünceyi kabul etmezler. Tabuların hepsini yıkarak, yerlerine kendi felsefi düşüncelerini yerleştirirler. Haliyle düşünce bazında esnek ve önyargısızdırlar.
• Sürekli “Neden, nasıl ve niçin?” gibi sorularla zihinleri meşguldür. Her anda bir şeyleri sorgularlar ve bu sorgulamalarda sistematik olarak düşünerek bir sonuca varırlar.
• Okumayı ve araştırmayı çok severler. Bu yüzden büyük bir kütüphanelerinden onları tanıyabilirsiniz. Onlara göre bilgi ve kitap dünyanın en yüce hazinesidir.
• Güçlü kelime hazneleri olduğundan etkileyici bir konuşmacıdırlar. Bilgilerinin getirisi olarak iyi bir manipüle etme yeteneklerine sahiptirler.
• Fikirleri tartışmaktan hoşlanırlar. Bu yüzden kendi fikirlerini belirtmenin yanı sıra başkalarının fikirlerini dinlemekten de hoşlanırlar. İyi dinleyicidirler.
• Hoşgörülü ve alçakgönüllüdürler. Tabuları yıktıkları için önyargıları azami derecede azdır. O yüzden herkesi kolayca çevrelerine kabul edebilirler.
Filozofun yolundakilerin zayıflıkları;
• Fikirleri olmayanlara tahammül edemezler.
• Fazla irdelemekten dolayı büyük resmi göremedikleri anlar olabilir. O yüzden sabit bir konu üzerinde düşünmek onları yorabilir
• An’da yaşamakta zorlanabilirler.
• Sürekli düşünce ve bilgi boyutunda oldukları için dikkatlerini fiziksel konularda toparlamakta zorlanırlar. O yüzden dikkatsiz davranabilirler.
• Bazen nerede, ne şekilde var olduklarını şaşırırlar. Bu yüzden sık sık içsel sıkıntıya düşüp, kendilerini kaybolmuş hissedebilirler.
• Kabullenişte olmayı öğrenmekte zorlanabilirler. Neden? Niçin? Gibi fazla soru sormaları, olayın veya anın kabullenişini veya hazzını engelleyebilir. Çünkü hayattaki her şeyin bir açıklaması olması gerekmemektedir. Bazen sadece o anın tadı, sorgulanmadan çıkartılmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder