Salı

Dile Benden Ne Dilersen -I-

Yazar: Efe Elmas

Ağaçlar ve Dilekler
Hayatımızda ne kadar çok dilek dilediğimizi hiç düşündünüz mü? Genelde 'umarım' ile başlayan bu dilekler, her daim geleceğe dair umutları içerir. Her dilek, geleceğin bir potansiyelidir aslında.
Geleceğe dair bir hayaliniz veya isteğiniz varsa, bilin ki bu gelecekte olasılıklardan biri olduğu için zihninize düşmüştür. Ama bir de bu olasılıkları abartan ve açgözlülüğe çeviren nefsimizin sesi vardır. Dileklerle ilgili ilk bilmemiz gereken şey sade ve içten olmasıdır. Nefsin etkisinden uzak, arınık ve kalpten gelmelidir.
Burada “dilek dilemekten” kastım, geleceğe dair bir isteğimizi yaratmaktır. İstekleri yaratma belli başına bir sanattır ve arkasında önemli işleyişler vardır. Bir şeyleri yaratma veoldurmayla ilgili püf noktalardan ve sırlardan bahsetmiştik, arkasındaki disiplinlere değinmiştik. Bu yazıda çeşitli enerji çalışmalarını vermek istiyorum. Bu enerji çalışmalarının arkasındaki prensiplere de değinerek ne yaptığımızı bilmemizi sağlayacağız. Aslında bu yöntemleri eskiden beri kullanıyoruz ama ne yaptığımızın farkında değiliz. Mesela hıdrellezde isteklerimizin olması için çamurdan formlar yaparız dualar eşliğinde, bir adettir. Veya hepimizin bildiği ağaçlara bez bağlama geleneği vardır bizde ve tüm yerel kültürlerde. Bunlar sadece batıl inançlar mı yoksa çok eskiden kalma sırları unutulmuş bilgeliğin işareti mi? Şimdi biraz daha geniş bir perspektifle, fiziksel eylemlerin nasıl ruhsal dünyayı etkilediğini Spiritüel yasalarla inceleyelim.
Ağaçlara Çaput Bağlama Geleneği
Bu gelenek bize şamanizmden miras kalmıştır. İlginçtir ki, bu gelenek sadece bizde yoktur hemen hemen her toplumda bu vardır. Peki nedir bunun anlamı?
Bu geleneğin özüne indiğimizde aslında çaput bağlanan ağaçlar sıradan ağaçlar değildir, o kültüre göre “bilgeliği” temsil eden yaşlı ağaçlardır. Ağaçlar kökleriyle toprak anaya uzanırken, dallarıyla da göğe uzanırlar. Bu yüzden gök ve yer arasında bir aracı olarak görülmüşlerdir. Gerçekten de Spiritüel olarak göksel ve yersel enerji dengesini sağlar ağaçlar. Kaldı ki fiziksel düzlemimizde de bunu görürüz. Gökten aldığı enerjiyi, yerden aldığı suyla birleştirir, kendine besin üretirken bize de yaşam gücü içeren oksijeni sağlar. Bu enerji çevrimi “yukarıda olan aşağıda olana benzer” mantığıyla iki taraflıdır. Hem ruhsaldır hem fiziksel…
Eski bilgelikler, bize ağaçların toprağın bilgeliğini aldıklarını söylerler. Haliyle bir ağaçla konuşmak ve onun bilgeliğine ortak olmak eskiden oldukça önemliydi. Hatta cevap verdiğine bile inanılırdı. Veya bir ağaca sarıldığımızda tüm enerjimiz dengelenir.  Bunu deneyin, sırtınızı yaşlı bir ağaca yaslayın ve ağacın bilinciyle temasa geçmeye çalışın, nefes alıp verirken, ağacın ruhuna dokunun. O muazzam hissi yaşayacaksınız. Ağaçları doğanın enerji transformatörleri olarak görebiliriz. Yine Çin enerji öğretisine göre de ağaçlar “ki” enerjisi üretiminde oldukça önemlidir.
İşte bu yüzden istekleri ağaçların ruhlarına fısıldarsak, ağaçların da bunu evrene ve toprağa taşıyacağına inanılırdı, bu yüzden dilekler söylenerek enerji ağaca “bağlanırdı”. Fiziksel bağlama işlemi aynı zamanda ruhsal enerjiyi bağlamak içinde kullanılır. Enerji yüklenmiş bez, ağaca bağlandığında enerji ağaca aktarılır ve ağacın bunu evrene taşıması beklenilirdi.
Dilek Ağacı Yöntemi
Bu yöntemde yine Spiritüel olarak eski bilgelerin çokca kullandığı bir yöntemdir. Temel olarak bir ağaç kabuğuna ihtiyacınız var ve bir de ağaç fidanına. Bu uygulama şu şekilde yapılmaktadır:
 Ağaç kabuğuna dileklerinizi yazın. (genelde üç dileği geçmez bu çünkü üç özel bir sayıdır) Ardından ağaç kabuğu avuç içinde tutun ve istenen neyse onun “son hali” imajine edin ve bu enerjiye dönüştürülerek ağaç kabuğuna aktarın. Ardından ağaç kabuğunun ışıl ışıl yüklenen enerjiyle parladığı imajine edin. Bu sırada illa belli bir dilek dilemek yerine “ruhsal büyüme” için bunu yapabilirsiniz. Eski şamanlar bu yöntemi daha çok ruhsal büyüme için yapmaktaydı.
 Yeterince enerji yüklendikten sonra bu ağaç kabuğu, aldığınız fidanın dibine gömülür. Burada kullanılan ağaç genelde kutsal olduğuna inanılan, zeytin, meşe veya çınar gibi ağaçlardır. Size en yakın hangi ağaç fidanı geliyorsa onu kullanabilirsiniz. Eskilere göre bu ağaç fidanınıza bir damla parmak ucunuzdan kanınızı sürmeniz önerilir. Kanınız, direk sizin ruhunuzun enerjisini taşır ve bunu ağaç fidanına aktarmak, aradaki ruhsal iletişimi attırmak için bu yöntem uygulanırdı. Ama bu şart değildir. Amaç ağaç fidanının özündeki enerjiye ulaşabilmektir.
 Bu işlemlerden sonra eller ağaç fidanı üzerinde tutulur ve ağaca hitap edilir “Toprağın bereketinden gelen ağaç, sana dileğimi ve isteklerimi aktarıyorum. Ruhumu bilgeliğine aç. Sen büyüdükçe büyüsün dileklerim, sen yükseldikçe evrene ulaşsın isteklerim.” Veya ruhsal büyüme için yaptıysak şöyle diyebiliriz; “Toprağın bereketinden gelen ağaç, sana ruhumun bir parçasını aktarıyorum. Ruhumu bilgeliğine aç. Sen büyüdükçe büyüsün ruhum, sen yükseldikçe yükselsin farkındalığım” Burada içinizden geldiği gibi seslenin ağaç fidanına. Artık o sizin bir arkadaşınızın, sizin bir parçanız bunu unutmayın. Aynı zamanda bir adağınız.
 Birkaç hafta daha onla meditasyona devam edin. Uygun zamanda, mesela nisan-mayıs gibi ormanlık bir alana giderek ağaç fidanınızı gömün. Dilek ağacınızı, toprak ananın şefkatli kucağına bırakın.
Bereket – Bolluk ve Ağaç Meditasyonu
Bu meditasyon topraklanma meditasyonuna çok benzer. Bereket ve bolluk ile ilgili bir çalışmadır.
 Öncelikle rahat bir pozisyonda, ayaklarınız yere değecek bir şekilde, sırtınız dik olarak oturun.  Gözlerinizi kapatın ve birkaç kez derin nefes alıp vererek gevşeyin
 Şimdi ayak tabanlarınızın altından her nefes alış verişinizde, beyaz ışıktan köklerin çıktığını imgeleyin. Bu ışıktan kökler sizi dünyaya bağlıyor. Bunu hissedin.
 Ardından kuyruk sokumunuzdan da beyaz ışıktan köklerin çıktığını ve toprağın altına doğru uzadığını imgeleyin. Artık hem ayak tabanlarınızdan hem de kuyruk sokumundan çıkan köklerle dünyaya bağlısınız bunu hissedin.
 Birkaç dakika nefes alıp verirken, aynı topraklanma meditasyonundaki gibi tüm bedeninizdeki fazla ve negatif enerjiyi toprağa bırakın.
 Yeterince arındığınızda bu sefer kökten ışığı omurilik soğanınıza ve bilincinize doğru bağlayın. Artık bilincinizin toprağın bilinciyle yani toprak ananın, Gaia’nın bilinciyle bağlantıda olduğunu hissedin. Toprak Ananın nefes alış verişini hissedin. Şimdi yavaşça ona seslenin;
 “Ey bereketini esirgemeyen Toprak Ana, Gaia. Yaratıcı’nın izniyle, biz insanları bir anne şefkatiyle sararsın ve verimli sütünle bizleri beslersin. Bereketli toprağınla karşılık beklemeden bizlere verimli ürünler verirsin. Senin vücudun bizim yaşam alanımızdır ve sen bizim tüm hatalarımıza rağmen bizi sevginle sararsın. Şimdi lütfen bereket ve bolluk enerjini benle paylaş ve hayatıma taşı. Hayatıma bereketi ve bolluğu getir. Verimliliği, üretkenliği sağla. Artsın eksilmesin, taşsın dökülmesin”
 Yavaşça ayaklarınızdan ve kuyruk sokumuzdan yukarı doğru topraktan aldığınız bereket ve bolluk enerjisini imgeleyin. Bu mavimsi yeşil parıltıları olan bir enerji, toprağın enerjisi… Onu tüm bedeninize yayarken bir taraftan da “Artsın eksilmesin, taşsın dökülmesin” demeye devam edin. (İsterseniz bunun yerine başka bir mantra kullanabilirsiniz.) Ardından bu enerjiyi bedeninizden auranıza ve auranızdan tüm evinize yayın. Tüm evin bu bereket enerjisiyle dolduğunu hissedin. Artık siz toprak ananın bereket enerjisini evinize taşıyan bir aracısınız. Bu enerji alanı evinizin çevresini bir aura gibi kaplasın ve size bereketi çekecek bir mıknatısa dönüşsün.
 Yeterince hissettiğinizde Yaratıcı’ya şükredin ve toprak anaya teşekkür ederek çalışmanızı bitirin.
Ağaç meditasyonu
İkincisinde amaç bir ağaç gibi üst alemle ve alt alemle irtibata geçmek ve hayırlı enerjileri hayatımıza çekmektir
 Yukarıdaki meditasyonun ilk iki aşamasını aynen uygulayın. Yeterince köklerle bağlandığınızda topraktan ayak tabanlarınıza doğru mavi yer enerjisini çekin.
 Yavaşça her nefes alışınızda toprak enerjisini yükseltin, ta ki tüm auranıza dolana kadar.
 Ardından taç çakranızdan çıkan dallarla evrene bağlandığınızı imgeleyin. Ve evrenden de kırmızı göksel enerjiyi çekin. Yine her nefes alış verişinizde göksel kırmızı enerjiyi vücudunuza yayın.
 Şimdi taç çakrayla evrene, köklerle dünyaya bağlısınız. Kendinizin bir ağaca dönüştüğünü imgeleyin. Ve gökten göksel enerjiyi, yerden yer enerjisini çekiyorsunuz. Kırmızı ve mavi enerjilerin harmoniyle auranızda dans ettiğini görün. Bu sizi tazeliyor yeniliyor.
 Bu noktada istediklerinizin olmuş görüntülerini imgeleyebilirsiniz. Böylece bunlar bu yüksek enerjiyle evrene taşınacaktır.
 Hazır olduğunuzda çalışmayı bitirin. 
Bu çalışmalarla ağaçların enerjilerinden ve dilekleri evrene taşımadan faydalanabilirsiniz. Ormana gidin ve bir ağaca sarılın, onla konuşun, ona derdinizi anlatın isteklerinizi hayallerinizi anlatın. Size saçma gelse bile bilin ki, ağaç tüm sessiz bilgeliğiyle sizi dinliyor ve isteklerinizi evrene gönderiyor. Bir sonraki yazıda başka dilek dileme yöntemlerinden bahsedeceğim. Tüm içten dileklerinizin kabul olması dileğiyle…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder